Rise of the Blackmoon




Merhaba ben Duygu. Ya da Vic...Size yepyeni bir sayfadan ve yepyeni duygularla yazıyorum. Yepyeni bir ben ile karşınızdayım. Yazmayı çok seviyorum, yazmak beni rahatlatıyor. Aynı oranla yazılarımı okumanızı ve takip etmenizi de seviyorum. Bu bana güç veriyor, yazma isteğiyle dolup taşıyorum. Şu dünyada beni en çok rahatlatan aktivitelerden biridir yazmak. Adeta deşarj olmamı sağlıyor. Hele de moralim iyiyse daha bir sevinç dolu kelimeler üretebiliyorum. Üretmek ne kadar da harika bir şey. Uzun zamandır bir şeyler üretmek için bu kadar hevesli bir duygu ile rastlaşmadınız belki de. Çünkü oturup kendime çeki düzen verdim diyebilirim ve vicdan muhasebesi yaptım kendimle bol bol. Yeni bir duygu, yepyeni duygular demekmiş ben bunu anladım. Anladığım başka şeyler de var elbet. Pozitif kalabilmek. Çünkü benim doğamda negatiflik her zaman çok zıt bir olguydu. Ben hep pozitif bir insandım. Ama olmak ve kalmak malesef aynı şey değiller. "Ben zaten pozitifim!" diyerek bunun sürekliliği için uğraşıyorum. Doğanın sesini dinlemeyeli çok uzun zaman oldu, belki de bundandır tüm her şey... İçimden kırlarda koşmak, ormanın derinliklerinde kaybolma isteği yeşeriyor. Doğayı seviyorum. Yeşili seviyorum, yeşil olan her şeyi seviyorum. Gökyüzünü seviyorum, adeta içim gibi, bazen yağmurlu, bazen berrak bazense karlarla kaplı. Rüzgarı seviyorum, bir aralar ürpertici de gelse  onu nasıl  özlemiş olduğumu anlamam uzun sürmüyor. Yıldızları seviyorum, geceye aşığım. Gün’ün ilk ışıklarına tapıyorum, o mavilik, yeni düşler kurma isteğimi canlandırıyor. O renge şarkı sözleri yazabilirim. O renge günlerce şarkılar söyleyebilirim. Sesimi seviyorum. Her ne kadar beni yıldırmaya çalışsalar da, benim vazgeçmem için kader istediğimi vermese  de ben sesimi ve içimdeki şarkıları çok seviyorum. İçimdeki bu aşkı çok seviyorum. Her türlü enstrümanın (çalamasam da) benim olsunlar istiyorum. Müziğe aşığım, Kuş seslerine, yağmur sesine,  yürüdüğümde ayağımın altındaki o yaprakların çıtırdama sesine, dalgaların kayalara vurduğu o ahenk dolu sese, güzel olan tüm seslere aşığım. Kendimi yenilemeyi ve yenilerken kendime hayran olmayı çok seviyorum. Sürekli değişmeyi, kendime gülmeyi, kendimle dalga geçebilmeyi ve insanlara merhamet etmeyi seviyorum. Aşık olduğum adama her gün aşık olmayı seviyorum. Onu yanımdayken bile özlemeyi, onunla gülmeyi, onunla saçma sapan bile olsa her şeyi paylaşabilmeyi, espiri anlayışımın iğrençmiş gibi gözükmesini çok seviyorum. Yan flütümü ve nefesime bağlı olan her şeyi çok seviyorum. Çalamadığım piyanomu seviyorum. Evde duran klasik gitarlarımı bile seviyorum. Sevgilimin sanki bana dokunmak için yaratılmış ellerini seviyorum. Her şeyini çok seviyorum. Bana terapi gibi gelen ses tonunu, sakallarını, gülüşünü, göğsüne yattığımdaki o tarifsiz aidiyat duygusunu seviyorum. O duygu için ölebilirim. Ama ben yaşamayı seviyorum. Onunla yaşayacağım duygusunu çok seviyorum. Hayallerime onu dahil etmeyi çok seviyorum. Hayatımın en son anında bile güneş gibi parlayacak olması fikri bana yaşamayı bir kez daha sevdiriyor. Güneşimi seviyorum. Denizin üzerine yansıyan gün batımını seviyorum. Ay'ın tüm evrelerini seviyorum. Dolunaya aşığım, ışığına, görkemine, güzelliğine, ruhuma dokunuşuna aşığım. Okyanusları seviyorum. Denizleri, dağları, tepeleri ve doğanın içinde bulundurduğu her şeyi... Bulutlara bakıp farklı şekiller ve hayvanlar görmeyi, rüzgar estiğinde en imkansız ve en olmayacak hayaller kurmayı, hayal kurmayı, aşk'a aşık olmayı, sadık kalmayı, merhametli olmayı, kıyıya vuran dalgaları, kuşları, kedileri, KAPLUMBAĞALARI VE TÜM HAYVANLARI, kalbi olan ve masum olan her şeyi ama her şeyi çok seviyorum. Bunu okuyorsanız ve gerçekten aynı duyguları paylaşıyorsak ve aynı şeyleri seviyorsak sizi de seviyorum. Yeter ki iyi niyetli olun... Beni sevmeseniz bile bu benden bir şey eksiltmeyecek. Çünkü ben bu dünyada sevilmesi gereken her şeyi seviyorum. Dünyanın en güzel duygularına ve insanına sahibim. Bu bana fazlasıyla yetiyor. 

Victoria Blackmoon

Yorumlar

Popüler Yayınlar