Bir kadeh şarap ve düşmüş melek


Uykusuz bir gecenin daha tam ortası, şehir uykulu, gökyüzü soluk ve ben saatler ilerledikçe düşüncelerimi yoğunlaştıramıyorum. Umurumda olan tek şeyi umursamamak gecelerimi cehenneme çeviriyor. Ve o cehenneme ister istemez adımımı atmış oluyorum. Geceye böylesine hüzünlü bir şekilde karışmayalı sahi kaç ay olmuştu? Belki de yıl, zamanın farkında değilim. Olmakta istemiyorum. Bir kadeh şarap koyuyorum, bu geceye. Bu bilinmezlik ve sessizlik tüneline girerken bana eşlik etmesi için. 

Bir kadeh şarap ve düşmüş melek. 
Ben hiç melek olduğumu hissetmedim biliyor musunuz?
Hissedemedim.
Hayatımın her döneminde melek iken, şeytan oldum.
Beni buna zorladılar...
Neden böyle söylediğimi bilmiyorum.
Bu satırları şuan belki ruhen ölümümün kıyısında yazıyorum.
Ruhum ölüyor,
Ve tek suçlu benim.
Evet suçluyum ben.
Suçlu.

Camlar buharlaşıyor, ya da şarabın etkisinden mi orasını bilemiyorum. Hani romantik, aşk dolu filmler de olur ya... Cam buharlaşır ve deliler gibi aşık kadın cama sevdiğinin baş harfiyle, kendi baş harfini çizer...
Aynı hareketi yapmak için ayağa kalkıyorum.
Sadece onun baş harfini oluşturuyor parmaklarım.
Kendimi yokmuş, yok olmuş gibi hissediyorum.
Suçlusu benim.
Belki her şeyin.

Şehri dinliyorum, saat sabahın dördü,
Umutlarım bir kez daha bölünüyor
Yavaşça şehrin karamsar ve umutsuz sesine kulak veriyorum.

Umut, halbuki insanlığın elinde kalan tek şanstı.
Ve belki sevdiğimiz kişi için verebileceğimiz son şeydi.

Sigara tutuşumdan, kadeh tutuşuma ve kokuma kadar tıpatıp benzediğimi hissediyorum.
Bu durumdan şikayetçi değilim elbet.
Ama bu özlemi kendimde gidermem zor,
Kendime sarılmam, kendimi öpmem, yalnızlığımda bu yalnızlığı ve umutsuzluğu kendimle paylaşmam zor.
Yıllardır kendi kendime yetebilen bir insan olduğumu düşündüm. Hayatıma kim girerse girsin, ne olursa olsun, hep kendime yetebileceğimi, diğerlerini hayatımın yalnızca aşk köşesine misafir edeceğimi düşünür, bunu uygulardım.
ama bu.
bu çok...
Çok...

hislerimi tarif etmem zor, hayatımın her köşesinde izleri varmış ve attığım her adımda sanki onun için nefes alıyormuş gibi hissediyorum.
Önceden aşkı zayıflık olarak gören ben, şimdi bu zayıflığın içinde kendi okyanusumda bir çırpıda boğulmak üzereyim.

Belki bir sonu belkide farklı bir dönemi hazırlıyorum.
Belki ipimi çekiyorum, belki de sadece şarap yüzünden.
Belki yeniden melek kanatlarım çıkar,
Belki yarın yine eskisi gibi neşe dolu hissederim.

Bir kadeh daha koyuyorum. Belki bir çırpıda okunası ama benim için saatler süren ve neredeyse bir şişe şarabı bana bitirtecek satırlarım var. Çok doluyum bu gece. Hayata doluyum, aileme, arkadaşlarıma, ona, umutlara. Çok doluyum bu gece, içimdeki bu boğulma hissinin önüne geçebilecek bir şey henüz keşfedilmedi.
Belki..
Neyse.

Vic.

Yorumlar

Popüler Yayınlar