Ekim’i Hatırla;
Dağılmış eşyalar. Uykusuzluk. Hiç bu kadar canımı yakmamıştı. Ekim. Ah ekim. Beni nasıl hatırlamak istersen öyle hatırla. İyi kötü, güzel çirkin, aşık ve berbat. Aylardır belki yıllardır düşünüyorum…
Renkleri, varlığı, ateşi, Güneş gülümsemiyor. Somurtkan. Çok soğuk, çok .... Çok. Aylardan Eylül.
Sonbahar. Son mu? Bahar mı? Nasıl bir son olabilir? Bilirim baharların bir sonu olmaz. İnanırım, bu bahar beni terk etmeyecek.
Ekim, ekim lütfen gelme.
Çok duygu yüklüsün.
Çok bensin
Çok hüzün.
Ekim dur!
Lütfen gelme!
Hatırla
Beni nasıl hatırlamak isterdin?
Sen. Sen beni yaşadığın şehirden daha çok severdin. Sen o şehri terk etmek isterdin. Sen beni severdin. Sen deniz kenarında siyahlar içerisinde beni görmek isterdin. Sen benim sana şarkı söylememi isterdin. Ben seni severdim. Her gün. Uykumda severdim, uyanıkken severdim, rüyalarımda severdim.
Ekim’e kızamıyorum. Ama onu sevemiyorum da. Asıl düşmanım mayıs. Biri ilk, biri son. Biri başlangıç biri bitiş. Ben hiçbir zaman bitişleri sevmezdim. Bitişini sevemedim. Tükenişini. Elimden hiçbir şey gelmedi. Ben ellerimle seni tutmak isterdim. Ben Mayıs’ı sevmek isterdim.
Tarihler Ay'ın 6’sını göstermesin. Ve sen hiç gelmemiş ol. Hiç bitmemiş, hiç ölmemiş. İçimde öldün sen. Ekim lütfen dur! Gelme, sebebim sen olma. Lütfen güneş'i söndürme. Üşütme beni. Takvimden men et kendini. Ne kadar alakasız olsa da, Ekim sen çilek kokuyorsun…
Ve aslında… Tarihler hiç 2010 olmadı. Hiç Ekim gelmedi. O yıl ekim’i unutmuştu. Bunların hepsi olmamış, biz diye bir şeyin varlığı bile bahşedilmemişti hayata. Biz aşk’a bu kadar hakaret etmemiştik seninle. Aşk bizdik, diğerleri bir hiç!
Üşüyorum.
Lütfen gelme.
Victoria.
15 Eylül
Yorumlar
Yorum Gönder