Ay’ın üzerimi örttüğü geceler
Yoğun sisli yalnızlığıma sarıldım. İçsel münakaşalarımdan
sıyrılıp sorunsuz bir uyku çekmeyeli uzun zaman oldu. Uykuya dalmak için hangi
sorunumu evrene fırlatmam gerekecek? İçimde birikmiş bir çok cümle ve görmeyi
arzuladığım binlerce rüya var. Öyle bir dönemdeyim ki, insanların beni
anlamalarını bile beklemiyorum. Bir şeyleri, kişileri severken,
onları yavaş yavaş kaybediyorum. Kaybetmeye yabancı biri de değilim aslında.
Daha önce kazanmışlığım hiç olmadı. Uykuya sığınsam belki bir şeyleri bir
şekilde unutabilirim. Yenik düşüyorum. Yenik düşmek diyorum çünkü uyumak benim
için zaman kaybı. Zor zoraki uyusam bile rüyalarımda korkunç, bir o kadar da
özlem dolu şeyler görmekten sıkıldım. Teslim oldum.. Uykunun şeffaf kollarına
emanet ettim kendimi. Bir yolculuk ancak bu kadar şeffaf olabilirdi. Önce
simsiyah bir pencere, ardından göz alıcı kırmızı bir ışık. Sonrasında yeşil bir
bahçe. Evet... Rüya gördüm. Gerçek gibiydi. Gerçekten de güzeldi. Aynı gökyüzü
altında mutlu insanlar vardı. Birbirlerini seviyorlardı. Sevinç ve umut dolulardı.
Güzel şeyler hep karşılığını alıyordu. Sonra seni gördüm, içimdeki kelebekleri
saldım gökyüzüne. Onlara bakıp gülümsedin. Ve uyandım. Yüzümde yoğun bir ışık
belirdi. Gözlerimi açtığımda soluk benizli ay çarptı yüzüme. Anladım, yine
ay’ın üzerime kalkan olduğu gecelerden bir tanesiydi. Ve o geceden sonra Ay,
seni getirdi rüyalarıma. Bir ödül gibi.
Duygu Kara
Yorumlar
Yorum Gönder