Unutulmuş bir utopya

İçimdeki unutulmuş dünyaya daha önce kimse ne ayak basmış ne
adını ağzına almış. İçimde kuruyup gidiyor. Dahası o kadar kurak ve o kadar
verimsiz bir ütopya ki... Ne ünlü yazarların yeşillikler içerisindeki
ütopyalarına benziyor, ne de masallardaki ışıltılı yerlere. Biraz yağmur yağsa
belki düzelecek. Belki çiçekler
tekrar açacak. Gökyüzü soluk gri rengini terk edip maviliğini yeniden
kazanacak. İçimdeki ütopyamdan çıktığım an normal olmayan şeyler seziyorum. İçimdeki
boşluk sürekli beni oraya çekiyor. Tek başıma sürdürdüğüm bu yolculukta kendimi
kontrol etmekte zorlanıyorum. Tek kalmak insanı şairleştirir derler. Peki bu ne
kadar doğru? Solmuş bir ütopyada yaşamak ne denli iç acıtıcı bunu hiç
düşündünüz mü? Biliyor musunuz, toprağa her adımım da solmuş yaprakların
ayaklarımın altındaki çıtırtısının beni ne denli korkuttuğunu? Yıldızları
yerlerde görmeye dayanamadığımı? Soluk tenimle bir iblis gibi dolanıp
durduğumu? Bilemezsiniz öyle ya. Nereden bileceksiniz...
Duygu Kara
Duygu Kara
Yorumlar
Yorum Gönder