Delilik cesaret işi!



Yavaş yavaş batan güneşe bakıp derin bir nefes aldım. Sanki batan güneşin ardından çıkıp gelecekmiş gibiydi. Tıpkı yağmur sonrası gökkuşağını beklemek gibi. Dünyayı şekilsiz bir cehennem olarak örüyordum. Ama istersem bu yaşamı değiştirebilirdim! Gerçekten istiyor muydum? Bu delilikti! Ama delilikte bir cesaret işiydi! Belki cesaretim tüm yollarımı açabilirdi. Hiç sanmıyorum! Daha kendini değiştirmeyi beceremeyen biri dünyayı nasıl değiştirecekti? Lanet alışkanlıklar yerini ölümcül bir intikam duygusuna bırakıyordu. Böyle giderse kendi yarattığım dünyada alt üst olup kıyametimi yaşayacaktım. Kendim için değil, sadece bu dünya için diye başlayan yapmacık konuşmalardan sakınır, insanın kendi iç dünyasını zenginleştirmesi gerektiğine inananlardanım. Hiçbir duygu içimdeki ölen şeylerin yerine geçemeyecekti. İnandığım şeylerin beni yanılttığını dünyamı yıkıp virane bir şehir haline getirdiğini gördüm. İnandığım şeyler? Sahi benim inandığım ne vardı? Kendi dünyasını güzelleştiremeyecek biri nasıl olur da koskoca dünyayı değiştirecekti? Gökyüzünde bulutlar ilahi bir işaret verircesine üzerimde toplanıyordu. Baktım ama umursamadım. Güneş çoktan uykuya dalmış kainat pencerelerini kapatmıştı. Issız, bir başıma sokağın tam köşesinde duruyordum. İç sesim, kafanı kaldır ve dünyanı keşfet! dedi. Kafamı kaldırıp ne dünyayı ne de dünyamı keşfedecek halim vardı. Sanki tüm anlar yaşanmış ya da hepsi yalanmış gibi geliyordu...  Bu dünyayı çekici yapan neydi bu kadar? Çünkü formülü ne ise bende istiyordum. Aynı görünümden sıkılmıştım. Yeni bir görünüm lazımdı. Dünya kadar büyük olmasam da içimde insanlar barındırsam yeterdi. Dünya büyük müydü gerçekten? Hayır olamazdı... Koskoca kainatta aslında ne kadar az yer kapladığımızı düşününce istemsizce sırıttım. Ben ise hala dünyamı değiştirmeye çalışıyordum, dünya küçüktü belki gücümü toplasam değiştirebilirdim. Dünyanın kapladığından daha fazla yer kaplayan diğer gezegenler ne olacaktı? Onları nasıl kurtaracaktım? Belki onların kurtarılmaya ihtiyaçları bile yoktu. Tanrım delilikti bu! Ben neler düşünüyordum! Kendini bile değiştiremeyen bir insan nelerden bahsediyordu! İç sesim daha fazla dayanamayıp beni terk etti. Ben ise tüm soru işaretlerini ceplerime doldurup evime doğru yola koyuldum.

Duygu Kara

Yorumlar

Popüler Yayınlar