Ruhsuz gezegen



Atmosferine ayak uyduramıyorum dünya. Çok boğucu ve sıkıcısın. Bir kere çok soğuk ve mesafelisin. Seni sevmemin imkanı yok...  Mesafeli ve soğuk olan hiçbir şeyi sevmeme imkan yok. Göçüp gidecek başka bir dünyada yok. Hepimizi kafesine hapsettin. Senden başka gidebileceğimiz bir yer yok! Keşke olsa... Bunun olması için elimden gelen her şeyi yapardım. Bizi kafese tıktığın yetmiyormuş gibi neden ellerimizi de bağlıyorsun? Senden hiçbir açıklama beklemiyorum elbet... Ne dilin var ne bizim şu halimizi görebilecek gözlerin... Görseydin bunu zaten yapmazdın. Bir kalbin olsa kafesine tıktığın insanlara acır azad ederdin.  Bizden beklentin nedir? Bizim tek beklentimiz ise bizi azad etmen... Sadece basit bir cümle... Korkuyorsun. İnsanlar gidince yalnız kalmaktan, yaşlanıp çürümekten ödün kopuyor... Belki de yaratıcına vereceğin cevaptan korkuyorsundur. Seni ezbere bilirim inkar edemezsin.  Bakalım önce hangimiz ölecek. Sen mi, bizler mi? İlk sen ölürsen kafesi kırıp belki başka bir gezegene kaçma olasılığımız var ama ilk biz ölürsek sen yapayalnız kalacaksın.  Kimbilir belki kendine plastik insanlar ve eşyalar yapar onları kafesine hapsedersin? Topraklarının üzerinde insanlığa düşman olabilecek her şeyi barındırıyorsun. Para, şehvet, aşk, mal, mülk, doğal kaynaklar, silahlar, petrol ve kalbini söküp attığın binlerce insan. Sahi bu kalpleri ne yapıyorsun? Akşam yemeğinde mi yiyorsun yoksa timsahlarına yem mi ediyorsun? Kaç kez rüyalarımda senden kaçtığımı ve başka bir gezegene göç ettiğimi gördüm. Sahi sen nereden bileceksin! Ne uyursun ne rüya görürsün ne seversin ne sevilirsin ne bir umudun olur ne hayal kurabilirsin... Küçük bir çocukken uçmayı isterdim. Her şeyden çok! Bu isteğimi ve dileğimi engelleyip beni kafesinin içine tıktın! Hayal dünyan o kadar küçük ki, başkalarının hayal kurmalarını kaldıramıyorsun... Kıskanıyorsun. Ruhsuz gezegenin tekisin sen.  Sadece kendinde yaşam olduğunu sanıp bununla övünen ihtiyar bir ruhsuz! Her güzel şeyin sonu var derler fakat ne güzelsin ne gezegenlerin içinde teksin. Güneşe bir adım gelsen alev alıp kül olursun. Ay’a bir adım gitsen karanlıktan korkup ışığına sığınırsın... Senin gibi egoist bir gezegen daha var mı çok merak ediyorum doğrusu... İnsanlar yok olup gider ve başka bir gezegende bir yenileri tekrar doğup büyür. Sen yıkılsan bir daha asla ayağa kalkamazsın ve yerine senin gibi bencil bir gezegen gelmez. Yok olup gidersin, gittiğinle kalırsın. Bir gün kafesinin içindeki onlarca insanı görüp yaptığın kötülüklere son verirsen dünya daha yaşanılabilir bir yer olacak ve o zaman insanlar farklı gezegenlere yönelmeyecek bile. Sahi bir düşünsene insanlar neden sürekli yeni bir gezegen bulma ümidi ile yanıp tutuşuyorlar.. Neden diğer gezegenler de hayat var mı yok mu diye kendilerini paralıyorlar? Çünkü hepsi senden bıktı ve kafesini kırıp kaçmak istiyor. Çünkü artık çekilmiyorsun Dünya, hemde hiç!

Duygu Kara

Yorumlar

Popüler Yayınlar