İnsan sirki


Herkesin ar damarı çatlamıştı. Herkes birbiriyle öpüşüyor birbirlerinin yüzlerine gülüp arkalarını döndüklerinde kuyularını kazıyorlardı. Aniden yerimden kalkıp oradan çıkmak istedim. O lanet yerde durmamalıydım. Herkese bir ağız dolusu küfür edip kurtulmak o bataklıktan çıkmak istiyordum. Herkes bir palyaço gibi üzerime gelmeye başlamıştı.  Yaşadığım o an bir korku filmini aratmıyordu. Maskeli suratlar, korkunç bir şekilde dans eden insanlar, hayalet kıyafeti giymiş garsonlar. Dışarıdan bir hayvanat bahçesini andırmıyordu ama sorsan hepsi insandı. Basit kadınların insanlık dışı adamların takıldığı yer olduğuna emindim. Hepsinin yüzlerine tükürüp kaçıp gitmek istiyordum. Tavandan sarkan sarmaşıklar insanları boğazlar gibi bir hal almıştı. Ama herkes halinden memnundu. Birbirlerinin eşlerini çalanlar mı dersiniz, yediği kaba pisleyen mi dersiniz, para için kendini satan mı dersiniz hepsi oradaydı. Hepsi aşağılık ve üç kağıtçı düzenbazın tekiydi. Burası resmen bir insan sikriydi. Evet evet burası bir sirkti ve insanlarda burada çalışıyordu. Bunun mantıklı bir açıklaması olamazdı. İlk defa o zaman insanların gerçek yüzlerini anladım. Çıkarları olmasa birbirleriyle konuşmayacak hatta birbirlerini öldürecek insanlar gördüm. 

Hepsini teker teker inceledim. Nasıl olsa benim en  iyi işim incelemekti. Hayatımın hiçbir döneminde insan ırkını anlayamadım. Hala anlamamaya devam ediyorum. İnsanlar o kadar aciz ruhlu olmuşlar ki, ellerinden gelse ruhlarını da satacak hale gelmişler. Birbiriyle çıkar ilişkisi kuran binlerce insan dışı varlık, sayısızca dedikodu yapanlar ve ağzından küfürü eksik etmeyip bunu marifet gibi yayan tipler var. Dünya yaşamak için güzel bir yer değil. Bu dünyada yaşamaya değer bir şey yok, kalmadı. Hepsini tükettik. Yeni bir gezegen bulup ona göç etsek onu da kirletip dünyadan beter yapacağımıza eminim. İster mars olsun ister jüpiter olsun ister satürn. Dünyadan başka insanlara katlanabilecek bir gezegen daha yok! İnsanlar üzerinde yaşadıkları her şeyi yok etmekle kalmıyor her şeyi yağmalayıp, bir daha asla aldıkları şeyleri geri vermemeye yemin ediyorlar. Hiç doymayacaklar hep aç kalacaklar. Vermek değil hep ‘almak’ sözünü kendilerine kutsal söz ilan edip, aç gözlüleri tanrı gibi görmeye başlamışlar. Herkes birbirine düşman kesilmiş. Fısıltılara kulak kabartıp birbirlerinin sırlarını herkese yaymışlar. Artık bu dünyada sır diye bir şey yok. Ve bana sorsanız bir kaç yıl sonra bu gezegende ‘DÜNYA’ diye bir şey kalmayacak, insanlar onu da yemeye başlayacak ve kendi sonlarını aç gözlülükleriyle getirecekler...

Yorumlar

Popüler Yayınlar