Güneş'in önündeki perde


***

Seni sevdiğim zamanlardaki ben ben değilim artık. Her şey hızlıca uçup gitti. Kumdan kaleler yıkıldı, en sevilen şarkılar artık yerini bir başka şarkıya devretti. Ben büyüdüm, hikayelerimde büyüdü. O kadar büyüdüler ki artık hiçbir hikayemin içinde yoksun. Nasıl olduğunu anlayamadan unutup gidiverdim işte. Unutmak meğer ne kolaymış. Ne basitmiş... Halbuki o zamanlar her şey ne kadar da farklı görünürdü gözüme. Dünya sen sanırdım etrafında döner dururdum. Ama artık yoruldum. Kaç kez unutmaya and içip ertesi sabaha ağlayarak uyandım. Kaç kez tuttuğum sözleri unuttum, ettiğim yeminleri bozdum. Önceleri tutkunu olduğun şeylere delicesine aşıkken şimdi onlardan nefret ediyor olmak bana bir hayli ilginç geliyor. Seni gözümde büyütürken defalarca kendimi küçülttüm. Seninle ilgili olan her şey çok değerli çok kıymetli gelirken önceleri, şimdi sadece bir saçmalıktan öte olduğunu düşünüyorum. Ben sana aşık değildim ve olamazdım da. Ben kendi gözümde ilahlaştırdığım ve kendi yarattığım adama aşık olup kendimi kandırmaktan öteye gidememişim. Daha doğrusu ben seninle ne ileriye ne geriye gidebildim. Ne sıcağı ne soğuyu algılayabildim ne ilk baharı ne sonbaharı yaşayabildim. Belki bir şeylerin kıymeti yitip gidince anlaşılıyor. Belki de hiç anlaşılmıyor. Belki tattırdığın acının yerine bir acı yaşarsan düzelirim sandım. Yanıldım. Yine yanıldım. Sen acı hissedince ben kanadım, yokoldum. Vücudumun her yerine sigara izmaritleri bastırılırcasına yaşadım. Her günüm işkence her anım yokoluştu. Güneşe bir perde çekip görmemeye çalışıyordum. Güzel şeyler hep sonbaharda yokolurmuş derler ama bana gelişin sonbahardı. Gidişin de İlkbahar... Hiçbir zaman bu çizgiyi yakalayıp bahar tadı alamadım. Ne ilkini ne sonunu. Yakalayamadım.

***

Ama bir gün güneşin önündeki o perdeyi kaldırıp ışınlarını vücudumda hissedince anladım. Gerçek o zaman sıcak bir tokat gibi yüzüme vurunca afallayıp kaldım. Güneşi, bulutları, gökyüzünü daha umutlu daha renkli gördüğümü farkettim. İçimden seni o perde ile atarken bir hafiflik hissettim. Hiç hissetmediğim bir huzurdu. İşte o zaman tüm engebeli yollar bana rengarenk çiçekler açan bir bahçe gibi geldi. Acı ve tatlıyı tekrar tadabiliyordum. Renklerin içinde danslar ettim. İlk defa ilk bahar ve son baharı ayırabiliyorum. Yalnız kaldığımda daha da huzurlu hissediyorum. İçimde ufacık bir kırıntının bile kalmaması hayallerimi baştan yazmama yardımcı oldu. ‘Keşke’leri çöpe attım gittiler.  Hayat bana ‘İyi ki’ lerimle mutlu ve huzurlu olmayı öğretti. İyi ki!

Duygu Kara

Yorumlar

Popüler Yayınlar