Onu gördüğüm son gündü. Belinden kavrayıp onu şehrin
surlarının olduğu yere götürüp uğurlayacaktım. En yakın dostumdu ve daima öyle
kalmıştı. Bu dünyada iyi olan her
şey mutlaka kaybolup gidiyordu. O sadece doğruları için yaşamış ve bunu
savunduğu için yalnızlığa terk edilmeye mahkum görmüşlerdi. Yakıcı bir güneş
vardı fakat içim üşüyordu. Onun başına gelen bu talihsizlik hepimizi tehdit
edercesine etrafta kol geziyordu. Tabiatın güzelliği bile solup gitmişti o gün.
Sanki tüm renkler siyah beyaz olmuş tüm çiçekler boyunlarını bükmüştü. Kavradığım
bedeni buz kesmiş ve tir tir titriyordu. Onun için yapacak tek şeyim vardı,
sadece onu güvende tutmak... Ne kentin ileri gelenlerini ikna edebilirdim ne de
onun kaderini değiştirebilirdim. Kader ne ise onu yaşayıp görememiz
kaçınılmazdı. Ne renkleri yerine getirebilirdik, ne saatin tik tak sesini
durdurabilirdik. Neredeyse iki saattir yürüyorduk. Etrafta bizden başka kimse
yoktu. Şimdi bu denli acı çekiyorduk belki ileride biz göremesekte dünya daha güzel ve adaletli olabilirdi.
Yüzüne baktığımda solgun ve bitkin görünüyordu. Yüzünde umutsuz bir kargaşa
vardı. Beline inen saçları bile solmuştu. Dudakları kurumuş ve ellerini diz
hizasında serbestçe bırakmıştı. Bir şeylerin pişmanlığı değil de,
boşvermişliğin rahatlığı vardı gözlerinde. Yol boyunca tek kelime dahi etmedik.
Ne bir kaçış planı ne de birbirimize verebileceğimiz nasihatlarımız vardı. Uzunca
bir yol aldıktan sonra güneşin batıyor olduğunu fark ettik.

Onu
uğurlayacağım yere sonunda gelmiştik. Sarıldık ve uzunca bir süre o şekilde
kaldık. Ürkek bedeninin soğukluğu gitmiş, yerine bir gözyaşı seli oluşturup gözlerinden firar ediyordu. Ona
sarıldığım andan itibaren tüm yaşadığımız güzel anılar, birbirimize taktığımız çiçekten
taçlar, söylediğimiz şarkılar ve paylaştığımız çocuk dünyamız gözümün önünden
çerçeveler halinde geçip gidiverdi. Gidiş o gidiş. Ne o çocuk dünyamızı başka
arkadaşlar da bulabildim. Ne kaderimizi affedebildim ne de bunu ona hak
görenlere saygı duyabildim. Yıllar geçip gitti. Dünyada hala adalet yok, hasta
yatağımda bile bunları düşünebilmek ve dünyanın güzel bir yer olması için iyi
dilekler de bulunuyorum. Kendim için değil, tüm o çocuksu hayaller ve gerçek
dostluklar için...
Duygu Kara
Yorumlar
Yorum Gönder